Vicdanlı
ve dürüst olmak,“Hesaplı” olmaktan iyidir. “Hesap” insanı makam sahibi yapar
“VİCDAN” ise İnsanı insan yapar! Demiş bir düşünen bilge kişi.
Gözlerimi kapatıyorum
hesaplı ve vicdanlı olmanın getirdikleri ve götürdüklerini analiz ediyorum... gördüğüm siyasi konjonktürü düşünüyorum kim nasıl nereden bu günlere. hangi mücadeleleri vererek, ya da hangi tür hesaplar yaparak geldi.
İnsan hercai bir
varlıktır. Bazı insanlar bu anlamda daha fazla hercai dir diğer bir deyişle değişkendir. dakikası saate, saati güne, günü ayla bir olmaz her an bir duygu
değişimi, düşünce değişimi yaşar bu yaşanan duygu durum değişimleri ebetteki sosyal değişimlerden de etkilenir.
Cemil Meriç ideolojiler insanlara giydirilmiş deli
gömlekleridir,’ der. Bu gömlekler bazen geniş gelir, bazen de dar
olur giyen kişinin üzerine. burada 14 yılı aşkındır siyaset gündemimizi ve tabii ki toplumsal, sosyal, günlük gündemimizi ve hayatımızı işgal eden hükumeti ele alırsak; ilk gömlek sözünü bu gün dünya
lideri olarak anılan partinin liderinden duymuştum mili görüş gömleğini
çıkardık sözünü. o zamanlar çokta idrak edememiştim bu gömlek değişimi sözünü,
meğer bu söz ve bu değişim 14 yıldır içinde bulunduğumuz Türkiye ve dünya
gündeminde yer edinen koca bir kelime imiş.
Oysaki
bizde ilk uyanış olduğu zaman toplumsal ve sosyal sorunlara yönelik. Erbakan ve milli
görüşü tanımıştık yada ailemiz ce tanıtılmıştı. ötekileştiren halkları Kürt, Arap,
fars, alevi, vd diye ayırt etmeden, İslam ve ümmet birliği adı altında
birleştirmek isteyen siyasi bir güç meydanlarda esip gürlüyordu.
slogan vari
konuşmalar, ümmet birliğine davet çağrısı yapan Allahu Ekber nidaları
çınlatıyordu gökleri ve yerleri. Heyecan heyecan deniyordu. Heyecan olsun ki
genç insanların o enerjileri ile büyüyüp gelişelim ve İslam birliğini kurup
gelişmiş ve barışı sağlamış bir Orta doğu ve ümmet birliğine dayanan koca bir dünya toplumu kuralım
diye,
Bu nidalar bununla da bitmiyordu
elbette radyolarda başı örtülü Zeyneplere yapılan ezgiler, ağlama Zeyneb im bahar gelecek nidaları, daha hayatının baharındaki Zeynep leri Fatma ları Ahmet
leri Hasan ları daha düşünce bilinci oluşmadan meydanlarda slogan atmaya davet
ediliyordu. o dönemlerde pekte anlam veremediğim inandırıcı gelmeyen, şimdilerde ise emin olduğum siyasal İslam söylemlerinin doğruluğunun ispatı gibi bir imgelemdi tüm bu yaşananlar.
Doğru bir tespit idi gençler heyecan doludur onlara ya gaz verip
meydanlara salacaksın yada (paratonerlik) yapıp gazını alacaksın, biliniyordu
ki genç insanlar düşünceden önce eylemi severler, bu madalyonun bir yüzüydü,
Diğer
yüzünde ise irtica, mürteci, yobaz vurgusu yapan, kendini bu ülke topraklarının
tek sahibi olarak gören tek tipçi irticayı terörden daha tehlikeli olarak gören
Türkiye'nin burjuvasına hitap eden kokoş ve kodamanların siyasi hareketi vardı. Türkiye
laiktir laik kalacak diye sloganlar atan, tam bir kutuplaşma hali yaşanıyordu
ülkede.
Tanımadan nefret
ediliyordu karşılıklı olarak, doğarken çırılçıplak doğan insanoğlu kendini var
etme sürecinde öğrendiği yada öğretilen ideolojileri üzerine alarak bir tarafın
dostu diğer tarafın düşmanı olmuştu. Genç beyinler daha hayatlarının baharında dava adamı
yapılmışlardı, alt yapısız, ilim ve bilimden habersiz okumadan, sadece
duydukları ile yetinen meydanlarda söylenen sloganlara tempo tutarak gündem oluşturuluyordu.
Diğer taraftan ise gömlek
değiştirdiğini söyleyen kendini genç kanat olarak nitelendiren bir grup
bulundukları ve davam dedikleri partilerini düşüncelerine uymadığı gerekçesiyle
terk etmişlerdi, buna ihanet denirdi, o davayı savunan ya da o davanın
öğretilerine inanan binlerce insanada ihanet ederek çıkmışlardı, adaleti ve
kalkınmayı getireceklerdi ülkeye, hocam dedikleri zatı argo tabirle yaşlı ve
eski kafalı görüyorlardı, şu anda yaşlı olan o dönemin sözde genç kanadı.
Her değişim ya da her olay içinde hayır
ve şerleri barındırır. Bu ayrılmada bizlere 13 yıl içindeki hayrın ve şerrin ne
olduğunu gösterdi. Yeni bir uyanış yeni bir bilinç oluşturdu. Öğretilen düşünmeden
içselleştirdiğimiz bu ideolojilerinde o kadar has bir şey olmadığını görmüş
olduk. Dini, siyasete alet etmenin yanlışlığını gördük. Siyasetin amacının
insanlara eşitlik, adalet ve refah getirmesi gerektiği bilincine vardık. Dinin
insanların kendi vicdanlarında olması gerektiği, asıl önemli olanın ise toplumsal ahlak ve vicdan oluşturulması gerektiğinin bilincine vardık.
Bu iktidar döneminde
ebetteki iyi şeyler oldu örneğin; irtica terörden tehlikelidir diyenlerin, menfaatleri gündeme gelince nasılda
kutsallaştırdıkları ideolojilerinden vazgeçtiklerini ve iktidarın baş köşelerinde
yer edinmek için argo tabirle bin takla attıklarını görmüş olduk iyide oldu.
Bu değerlendirme bağlamında günümüze dönersek,
14 yıldır iktidar olan, gömleğini çıkaran partinin irtifa kaybettiğini
gördük. Bu kaybedişin sebepleri çok
tabii, yapılan yolsuzluklar, adam kayırmacılıklar, menfaat perestlik, kendi
tabanını dışlama, herkesin kendilerini tanımalarına vesile olan dava ve
inançlarına uygun olmayan siyasi hamleler ve davranışlar başta olmak üzere...
Orta doğuya yönelik yapılan Amerikan vari kan kokan müdahaleler orada ki halkı hiçe sayan yıkıma ve yönelik savaş destekçiliği, binlerce insanın mülteci ve yoksul bir konuma sokulması, geçmişten gelen temcit pilavı haline girmiş olan sadece Filistin e yönelik popülistçe gerçeği yansıtmayan ajitasyon aktivistliği.
Daha sonra toplumun yeni öğrendiği mısıra yönelik yapılan fakat gelenekselleştirilen siyaset meydanlarında şova dönüşen Rabia gözyaşları ve sayamadıklarım. Oysaki zulüm gören ırak, Suriye, yemen, arakan da Müslümandı. Sebep din idiyse, bu ve bunlar gibi yüzlerce olay durum tutum ve davranışlar kaotik bir ortamın oluşmasının zeminini oluşturdu.
Orta doğuya yönelik yapılan Amerikan vari kan kokan müdahaleler orada ki halkı hiçe sayan yıkıma ve yönelik savaş destekçiliği, binlerce insanın mülteci ve yoksul bir konuma sokulması, geçmişten gelen temcit pilavı haline girmiş olan sadece Filistin e yönelik popülistçe gerçeği yansıtmayan ajitasyon aktivistliği.
Daha sonra toplumun yeni öğrendiği mısıra yönelik yapılan fakat gelenekselleştirilen siyaset meydanlarında şova dönüşen Rabia gözyaşları ve sayamadıklarım. Oysaki zulüm gören ırak, Suriye, yemen, arakan da Müslümandı. Sebep din idiyse, bu ve bunlar gibi yüzlerce olay durum tutum ve davranışlar kaotik bir ortamın oluşmasının zeminini oluşturdu.
Hülasa olarak; Ebu Müslim Horasaninin
dediği gibi ‘’onlar zararlarından emin
oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlama ve kazanma içinde
düşmanlarını yakınlaştırdılar, yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Ama
uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince
yıkılmaları mukadder oldu’’ demiş doğru demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder