Türkiye’de
çoğu ciddi toplumsal hareketin yan oyuncusu olarak niteleyebileceğimiz
oyuncularımı desem figüranlarımı veya kuklalarımı ne desem bilemedim sanki hep başörtülülerdir.
28
Şubat döneminde de ellerine kelepçe vurulup kodese gönderilenlerin çoğunluğu ve
hatta hepsi başörtülü dindar haremlik selamlık hayat yaşayan kadınlardı.
Bir
zamanların en modernist cemaati olarak görülen, övgülerin ayyuka çıkarıldığı
hükümet ve diğer sivil toplum kuruluşlarınca içten bir övgüyle Fethullah gülen cemaati,
hoca efendi (şimdilerde ise namı değer feto olan) ve o cemaatin hanım ağalarının
da hepsi başörtülü idi. ellerine kelepçe vurulup çocukları ile birlikte
zindanlara tıkıldılar.
Yine
Furkan vakfı cemaati olarak kendini tanıtmış cemaat mensubu kadınlarda radikal
bir giyim olarak bilinen çarşafı tercih etmiş kadınlardan müteşekkil bir grup,
bu cemaatin liderinin iktidar partisini eleştirdiği için hapse atıldı ve onunla
birlikte birçok kadında yine ellerine kelepçe takılıp zindana gönderildi.
Kürt haklarını önemseyen, partilerdeki kadın vekilleri gördük bir ara toplu olarak ellerinde kelepçe hapse götürülürken.
Ha birde Adnan Oktar denen şahıs vardı: ne yaptığı anlaşılmayan gazino işletmecisi tavırlarıyla dini cemaatçilik oynuyordu vur patlasın çal oynasın pratiğiyle.
Hiçbir
zaman halkı anlamadan, dinlemeden, tanımadan Atatürk adını kullanarak elde ettikleri güç ile toplumda kargaşa çıkaran , kutuplaştırıp, nefret ettiren, yaşadıkları gettolarında, gasp
ettikleri ülke statüsü ve zenginliklerinin üzerine çöreklenmiş, Rakı içmeyi uzaya çıkmakla eşdeğer gören; kendilerini laik, çağdaş olarak niteleyip, öteki gördüklerine Tanrısal bir itkiyle zorla yaşam biçimi dikte etmeyi efendi-sel hak sayan, bu kudretli kemalist, ulusalcı azınlığın, kadınlarının böyle elleri kelepçeli toplu
bir şekilde hapse tıkıldıkları na şahit olmadım.
Dünyada ki hayatlarını garantiye almış bu pek öz güvenli, kokoş, acayip görgülü! grubun terörist, irtica, sıkma baş, sargı bezi taktıkları için beyinlerine oksijen gitmeyen insancıklar, yobaz gibi daha nice hakaretleri yapanlar, topluma yön veren aydın fikirli kadınlar & erkekler gibi değil, mahallenin en usta dedikoducuları modunda, aşağılayan, hakir gören söylemleri ve eylemleri sonucunda , eğitim hayatları gasp edilmiş binlerce kız çocuğu tanıdım. Oysa ki en gerçek çağdaşlık özgür düşüncedir, özgürlüktür.
Dünyada ki hayatlarını garantiye almış bu pek öz güvenli, kokoş, acayip görgülü! grubun terörist, irtica, sıkma baş, sargı bezi taktıkları için beyinlerine oksijen gitmeyen insancıklar, yobaz gibi daha nice hakaretleri yapanlar, topluma yön veren aydın fikirli kadınlar & erkekler gibi değil, mahallenin en usta dedikoducuları modunda, aşağılayan, hakir gören söylemleri ve eylemleri sonucunda , eğitim hayatları gasp edilmiş binlerce kız çocuğu tanıdım. Oysa ki en gerçek çağdaşlık özgür düşüncedir, özgürlüktür.
Burada
en nesnel bakış açısıyla bir değerlendirme yapmak istiyorum başörtülü olmayı ve
ona bağlı olarak oluşturulmuş yaşam biçimini isteyerek yada aile, çevre baskısıyla
tercih etmiş kadınlar toplumsallaşma ve sosyalleşme arayışlarını sevdiklerine
emin olduğum devletlerinin meşru gördüğü onayladığı çoğunlukla kendi yaşam ve
düşünce biçimlerine uygun gördükleri dernek, grup, cemaat yada partide göstermeye
çalışırlar. Aynı şekilde laik, çağdaşlık iddiasında olanlarda kendi cemaat,
dernek tarikatlarında var oluşlarını göstermeye çalışırlar.
Bu
anlamda bakıldığı zaman toplumsal göstergede başı örtülülerin edilgen, sorgulamayan itaatkar birer robot olduğunu düşünen binlerce kişi vardır, bu ülkede. bu bağlamda
cemaatler itaati, edilgenliği seven, sorgulamayı sevmeyenlerin tercih edip birleştiği
yerler olarak bilinir.
Peki, haremlik selamlık uygulamalara girişen ses tonun dahi bir erkeğin duymasını istemeyen anti devrimci bu ablalar en kallavi devrimcilere taş çıkartırcasına neden dönem dönem ellerinde kelepçeler ile zindanların o soğuk odalarına gönderiliyorlar. Bunu hiç düşündüler mi? Neden? Niçin? Siz örtü takmayı tercih etmiş kadınlar olarak; ülkesini, vatanını ‘’laik olmayı gasp etmiş, Kemalist, çağdaşlıkta level atladığını düşünenlerden’’ daha fazla seven kişiler olarak neden bu sistemin egemenliğini gasp etmişlerce dışlanıyorsunuz ve zayıf halka olarak ilk yular sizin boynuza takılıyor düşünün? neden diye!
Bir
zamanlar cemaatlerinde, aldıkları statü karşılığında; itaatte ve baskıda sınır
tanımayan bu kişiler düşünsünler neden bizlerin başına geliyor bu saçma hırsız
polis oyunu. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz vakti gelince sistem önünü
sonuna kadar açtığı cemaat, tarikat, parti vs gibi oluşumları işi bitince
baskınlarla yok edip o gibi yerlere tabi olmuşları da cezalandırıyor en ciddi yaptırımlarla.
Artık
akıllanın ey! Başörtüsü camiası! Örtü sembolünü taktınız diye dinci bir cemaate yada partiye ihtiyacınız yok, inanıyorsanız bunu millileştirmeyin birilerinin aleti,
maşası, maskarası olmayın. Bağımsız, sorgulayan haksızlıklara La, Na (hayır diyen)
doğruları alkışlayan aydınlık fikirli bireyler olmayı tercih edin ben, siz
onlar hepimiz yani.
Bu
bir kader değil, tercih bunu değiştirmek ve tarihe yön vermek ise sizlerin
bizlerin elinde bizlerde her birimiz tek tek yeryüzünün halifesi değil miyiz ihtiyacınız
yok Allah ile aranıza aracılar koymaya ve bu aracılara itaat etmeye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder