Follow Us @bedelencu

31 Aralık 2018 Pazartesi

Başörtülülerin Değişen Hükümetlerle Değişmeyen Kaderi


Türkiye’de çoğu ciddi toplumsal hareketin yan oyuncusu olarak niteleyebileceğimiz oyuncularımı desem figüranlarımı veya kuklalarımı ne desem bilemedim sanki hep başörtülülerdir.

28 Şubat döneminde de ellerine kelepçe vurulup kodese gönderilenlerin çoğunluğu ve hatta hepsi başörtülü dindar haremlik selamlık hayat yaşayan kadınlardı.

Bir zamanların en modernist cemaati olarak görülen, övgülerin ayyuka çıkarıldığı hükümet ve diğer sivil toplum kuruluşlarınca içten bir övgüyle Fethullah gülen cemaati, hoca efendi (şimdilerde ise namı değer feto olan) ve o cemaatin hanım ağalarının da hepsi başörtülü idi. ellerine kelepçe vurulup çocukları ile birlikte zindanlara tıkıldılar.

Yine Furkan vakfı cemaati olarak kendini tanıtmış cemaat mensubu kadınlarda radikal bir giyim olarak bilinen çarşafı tercih etmiş kadınlardan müteşekkil bir grup, bu cemaatin liderinin iktidar partisini eleştirdiği için hapse atıldı ve onunla birlikte birçok kadında yine ellerine kelepçe takılıp zindana gönderildi.

Kürt haklarını önemseyen, partilerdeki kadın vekilleri gördük bir ara toplu olarak ellerinde kelepçe hapse götürülürken. 

Ha birde Adnan Oktar denen şahıs vardı: ne yaptığı anlaşılmayan gazino işletmecisi tavırlarıyla dini cemaatçilik oynuyordu vur patlasın çal oynasın pratiğiyle.

Hiçbir zaman halkı anlamadan, dinlemeden, tanımadan Atatürk adını kullanarak elde ettikleri güç ile toplumda kargaşa çıkaran , kutuplaştırıp, nefret ettiren, yaşadıkları gettolarında, gasp ettikleri ülke statüsü ve zenginliklerinin üzerine çöreklenmiş, Rakı içmeyi uzaya çıkmakla eşdeğer gören; kendilerini laik, çağdaş olarak niteleyip, öteki gördüklerine Tanrısal bir itkiyle zorla yaşam biçimi dikte etmeyi efendi-sel hak sayan, bu kudretli kemalist, ulusalcı  azınlığın, kadınlarının böyle elleri kelepçeli toplu bir şekilde hapse tıkıldıkları na şahit olmadım. 

Dünyada ki hayatlarını garantiye almış bu pek öz güvenli, kokoş, acayip görgülü! grubun terörist, irtica, sıkma baş, sargı bezi taktıkları için beyinlerine oksijen gitmeyen insancıklar, yobaz gibi daha nice hakaretleri yapanlar, topluma yön veren aydın fikirli kadınlar & erkekler gibi değil, mahallenin en usta dedikoducuları modunda, aşağılayan, hakir gören söylemleri ve eylemleri sonucunda , eğitim hayatları gasp edilmiş binlerce kız çocuğu tanıdım. Oysa ki en gerçek çağdaşlık özgür düşüncedir, özgürlüktür. 

Burada en nesnel bakış açısıyla bir değerlendirme yapmak istiyorum başörtülü olmayı ve ona bağlı olarak oluşturulmuş yaşam biçimini isteyerek yada aile, çevre baskısıyla tercih etmiş kadınlar toplumsallaşma ve sosyalleşme arayışlarını sevdiklerine emin olduğum devletlerinin meşru gördüğü onayladığı çoğunlukla kendi yaşam ve düşünce biçimlerine uygun gördükleri dernek, grup, cemaat yada partide göstermeye çalışırlar. Aynı şekilde laik, çağdaşlık iddiasında olanlarda kendi cemaat, dernek tarikatlarında var oluşlarını göstermeye çalışırlar.

Bu anlamda bakıldığı zaman toplumsal göstergede başı örtülülerin edilgen, sorgulamayan itaatkar birer robot olduğunu düşünen binlerce kişi vardır, bu ülkede. bu bağlamda cemaatler itaati, edilgenliği seven, sorgulamayı sevmeyenlerin tercih edip birleştiği yerler olarak bilinir.

Peki, haremlik selamlık uygulamalara girişen ses tonun dahi bir erkeğin duymasını istemeyen anti devrimci bu ablalar en kallavi devrimcilere taş çıkartırcasına neden dönem dönem ellerinde kelepçeler ile zindanların o soğuk odalarına gönderiliyorlar. Bunu hiç düşündüler mi? Neden? Niçin? Siz örtü takmayı tercih etmiş kadınlar olarak;  ülkesini, vatanını ‘’laik olmayı gasp etmiş, Kemalist, çağdaşlıkta level atladığını düşünenlerden’’ daha fazla seven kişiler olarak neden bu sistemin egemenliğini gasp etmişlerce dışlanıyorsunuz ve zayıf halka olarak ilk yular sizin boynuza takılıyor düşünün? neden diye!

Bir zamanlar cemaatlerinde, aldıkları statü karşılığında; itaatte ve baskıda sınır tanımayan bu kişiler düşünsünler neden bizlerin başına geliyor bu saçma hırsız polis oyunu. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz vakti gelince sistem önünü sonuna kadar açtığı cemaat, tarikat, parti vs gibi oluşumları işi bitince baskınlarla yok edip o gibi yerlere tabi olmuşları da cezalandırıyor en ciddi yaptırımlarla.

Artık akıllanın ey! Başörtüsü camiası! Örtü sembolünü taktınız diye dinci bir cemaate yada partiye ihtiyacınız yok, inanıyorsanız bunu millileştirmeyin birilerinin aleti, maşası, maskarası olmayın. Bağımsız, sorgulayan haksızlıklara La, Na (hayır diyen) doğruları alkışlayan aydınlık fikirli bireyler olmayı tercih edin ben, siz onlar hepimiz yani.

Bu bir kader değil, tercih bunu değiştirmek ve tarihe yön vermek ise sizlerin bizlerin elinde bizlerde her birimiz tek tek yeryüzünün halifesi değil miyiz ihtiyacınız yok Allah ile aranıza aracılar koymaya ve bu aracılara itaat etmeye.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder