Elazığ da 24 Ocak 2020 tarihinde saat;
20.55’te merkez üssü Sivrice olan ve yaklaşık 40 saniye
süren depremin, Kandilli Rasathanesi büyüklüğünü 6,8 olarak
açıkladı.
Deprem Türkiye’nin birçok ilinde ve hatta çevre ülkelerde
de hissedildi.
Onlarca kişinin öldüğü, bin kişiden fazla insanın
yaralandığı, yüzlerce binanın ağır hasar gördüğü depremde, Arama motoru google’ da Elazığ
Türk mü Kürt mü? Sorusu en fazla sorulan konular arasında olunca ve seko mahallesi
uzun yıllarca yaşadığım mahalle olması nedeniyle, birkaç kelam yazma isteği
duydum.
Diğer bir
tabirle az biraz ‘’Zülfü Yâre’’ dokunayım dedim. Malumunuz söz uçar yazı kalır
ve seko mahallesi bu yazıyla birlikte hep akıllarda kalsın istedim.
1933
yılında Elazığ Belediyesi tarafından Mustafa Kemal
(Atatürk) Paşa’ya atfen Seko mahallesinin adı ‘’Mustafa
Paşa Mahallesi’’ olarak değiştirilmiştir. Halen eskiler ve halk
arasında ‘’Seko Mahallesi’’ eski adıyla bilinir ve kullanılır.
‘’seko’’ mahallesinin adıyla ilgili
birçok tevatür vardır, örneğin; Anne’min duyup anlattığına göre ‘’seko’’
mahallesinde eskiden - Ermenilerin tehcir edilmediği dönemlerde olmalı -
ismi Sakine olan Ermeni bir kadın varmış, ‘’seko nun
mahallesi’’ diye halkın literatür’üne geçmiş.
Yine eskiden
Elazığ- Harput’ta halk ağzında ceket ve Palto’ya ‘’Sako’’ denirmiş.
Harput köylerinden gelen erkeklerin çoğu kış aylarında kalın kumaştan yapılmış
Palto (sako) giyerlermiş bu sebepten Sako’luların mahallesi anlamına
gelen ‘’Sako Mahalle’’ si olarak adlandırıldığı söylenir.
Yeni bir
ülke kurulurken yeni adlar tevdi edilmişti. ‘’seko’’ mahallesine de Türkiye
cumhuriyetinin kurucusu Mustafa kemal” in adı verilmiştir.
Tarih
okuyanlar bilir o yıllarda binlerce mekân ismi değiştirilmişti. Örneğin Elazığ,
eskiden ‘’Mezire’’, ‘’Mamüratül Aziz’’ olarak bilinirken
cumhuriyetin isim revizyonu ile birlikte ‘’El azık’’ sonrada
‘’Elazığ’’ olmuştur.
Seko
mahallesinde eskilerin anlattığına göre çoğunlukla Türkler ve Ermeniler
yaşamışlardır.
Elazığ’ın en
eski ve kalabalık şimdilerde ise kozmopolit mahallesi olan Seko Mahallesi yeni
adı ile( Mustafa Paşa Mahallesinde) .
Eskiden ‘’seko mahallesi’’ tek katlı, önü bahçeli, bahçenin içinde Su tulumbası
olan, çiçeklerle, ağaçlarla süslü kerpiç yapılı cumbalı evler ile Arnavut
kaldırımlar ile döşeli bir yermiş.
Daha
karakterli, huzur dolu, doğayla harmanlanmış, sokaklar iki – üç katli yapıların
olduğu karakterli mimarisi ile sanatçılara ilham olacak düzeyde güzel bir yer
olduğu söylenir.
Mimari
anlamda Osmanlı ülkesinin; Cumhuriyet Türkiye’sinden önde olduğunu, geçmişin izdüşümlerini
takip edince şahit oluyoruz.
Ermenilerin
sınır dışı (Tehcir) edilişi ve Harputlu Türklerinde büyük şehir hevesleri ile
seko mahallesi farklı bir dokuya büründü.
Artık seko
farklı bir mahalledir.
Alevi’ler,
Kürtler (zaza’lar ve Kurmançlar) azda olsalar Ermeni-Hristiyanların
birbirlerinin mekânına dokunmadan, kendi içlerinde yaşadıkları bir yerdir.
Farklılıkların;
kültür, inanç, dil, etnisite yasalar eşliğinde soldurulduğu, çarpık, çirkin,
karaktersiz, anlamsız yapıların oluşturulduğu bir varoştur artık Seko.
Çarpıktır
artık ‘’Seko’’nun kültürü de, binaları gibi.
Geçmişe ait
olan; kerpiç, taş, tuğlalı, cumbalı, bahçeli evler yıkıldı yok edildi. Yeni bir
mimari tarz türedi seko (Mustafa Paşa) da. Varoş müteahhitlerin iştirakiyle. Öyle
diplomalı, mimar Sinan bakışlı, değil bu müteahhitler; Alaylı, alaycı,
menfaatçi, günübirlik düşünen sıradan şahıslardır.
Bugünkü
çarpık görünümlü, karaktersiz, doğadan, topraktan, insandan, hayvandan kopuk,
düzensiz dizilimli beton blokların doldurduğu şehir ‘mi- kent ‘mi olduğu belli
olmayan bu çirkin mekânları ürettiler. El birliğiyle onlar; amirleri yerel
yöneticiler ve onların amirleri genel yöneticilerin imzaları, onaylarıyla.
Cumhuriyet
Türkiye’sinde bu mahalleye ‘’Seko’’ ya Ülke kurucusu olduğu için, gurur
duyulan, ulu bir itkiyle sevgi gösterilen, sevgisi ve saygısı anayasal kanunla
garanti altına alınan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ismini verdiler.
Fakat
“Mustafa Kemal Pasa” (Atatürk) adına
yaraşır bir mahalle dizayn edemediler.
Kimin eseri
bir sarsıntıda yerle bir olan bu çirkin, beton müsveddeleri?
Tabi ki bu
ülkeyi yönetenlerin aklının, ruhunun serencamıdır.
Bu anlamsız,
çirkin, güvenliksiz, korku duyulan, mutsuz eden yapılar ve sokaklar.
Bu ülkenin
en üst makamlarında oturan rantçı, menfaatçi, yöneticiler ve onların
imzalarıyla önüne gelenin mütahit olduğu kişilerin aklının ruhunun eseridir.
Özetle;
Elazığ Deprem’iyle birlikte internetten ‘’Elazığ Kürt mü, Türk mü?’’ Diye merak edenler
Elazığ’ da Kürt (Zaza, Kurmanç) Türk, Alevi, Sünni, Zaza, Hıristiyan
birçok farklılığı barındıran bir yer.
İnsanın
ırkını, dilini, dinini önceleyeceğinize bu kentimsi mekânların çarpıklığını
araştırın, şu çirkinlikler kimin eseridir diye.
Ve sonra yargılayın,
bu karaktersiz, anlamsız korku yuvalarını ülkesine reva görenleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder