Hayat
algılardan ibarettir. Platonun mağara metaforunda belirttiği gibi, Yanılsama (İllüzyon)
aldatmaca olmayanı olmuş gibi gösterme yâda
göstermek istediği gibi yansıtma.
Esas gerçeğin hareketli güncel gündemlerle
tozlandırılması tarihsel arka planın düşünülmeden olayların toplumun doğal
sürecinden oluştuğu imajı verilmesi.
Zira Kuran ı kerimde yüce yaratıcının arş ve kürsi sisinden bahsedilir. Kainatın
en üst makamında levhi mahfuz denen bir kitabın bulunduğu ve bu kitapta
kıyamete kadar ve kıyamet sonrası gerçekleşmiş olan tüm olay ve olguların ayrıntılı
şekilde kayıt edildiği levhi mahfuz denen bir kitabın varlığına
vurgu yapılır.
Bu
kitapta Dünya hayatı anlatırlarken olaylardan yaşanmış ve bitmiş gibi
bahsedilir. Yüce yaratıcı kutsal kitabı Kuran da zamandan ve mekandan münezzeh
olarak tanıtır kendini biz insanlara. Yüce kitaba göre; bizler her şeyin olup
bittiği bir âlemin yeryüzündeki tezahürleriyiz.
Bu doğrultuda
konuyu dağıtmadan bizim içinde bulunduğumuz coğrafya başta olmak üzere dünya
siyasi gündemindeki algılar ve kendi algılarımız üzerinden devam edelim. Şöyle dense
sanırım ağır kaçmaz.
Birileri yüce
yaratıcıdan rol çalmış gibi dünya gündemindeki bazı olaylar yüz yıllar öncesinden
tasarlanmış ve bu tasarı için düğmeye basılmış planlanan o hedefe ulaşmak için
tüm güçleriyle çalışıyorlar.
Hedef nedir şu
an sancılarını binlerce insanın çektiği bedelini hayatlarıyla tarihsel,
kültürel mekanlarının yerle bir edilmesi ile ödemek zorunda kaldıkları BOP.
Nedenleri ise
toplumsal hafızamızda güncel dünyamızda sıklıkla bahsedilen dış güçler kötüdür
seremonisi. Dış güçler böyle kötü ise neden onlardan vazgeçemiyorsunuz? Diye
bir soru iyi durur kanaatindeyim.
Bu anlamada dış
güçler hikayesi tarihi hafızamızı yokladığımızda Birinci Dünya savaşından
itibaren söylene söylene bitirilemeyen bir söylem. Müttefik devletler Sevr
anlaşması ile Orta doğu başta olmak üzere bölgede Kürdistan isimli bir devlet
kurulmasını önermişler. Bu fikre Türkiye, ırak, İran Suriye karşı çıkmışlardır.
Tarihi
zamanların tozlu raflarını kurcaladığımız zaman birçok toplumsal hareketin
gerçekleştiğine tanık oluyoruz. Bu gerçeği kabul etmeden ve öz eleştiri yapmadan
günah keçisi seçip adına dış güçler deyip onun üzerinden toplumun nabzını
kontrol etmeye çalışmak ahlak imidir.
Her türlü ekonomik sosyal ve kültürel
alışverişi devlet statüsünde dış güçler ile yapıp halkın karşısına çıkınca da başta
Yahudilere yönelik olmak üzere, halkın sempatisini kazanmak için popülist (halk
yardakçısı) bir söylem hamasi bir yaklaşımla dini öncelikleri temel alarak reklam
yapar gibi ötekileştirici söylemler hangi ahlak anlayışında var.
O açıdan yapılan bu çarpıtmalar yanılsamalar
imgelerin tümü bir amaca hizmet ettiği için mi böyle? Gizli mekanlarda yapılan anlaşmaların
afişe olmaması için arkadan anlaştıkları mutabık oldukları konuları, önden ise toplumun
değer yargılarına yakın durup o halkın sevgisini kazanmak ve taraftar toplamak
için mi yapılan bu duruş, tavır algı yönetimi.
Büyük
Orta doğu projesi bu anlamda yenidünya düzeni dedikleri oluşumun isimlendirilmiş
halidir. İllüzyonun asıl parçası odur. Nedir
bu proje ABD tarafından tasarlanmış orta doğuya demokrasi getirme projesi,
krallıklar ortadan kaldırılacak proje Orta doğu başta olmak üzere Fas'tan, Adriyatik’ten
Afganistan, Pakistan, yemene, kuzey Afrika ya kadar uzanıyor. Bu yeni çizim (tasarım) diğer bir deyişle Özgürleştirme operasyonları.
Kısacası BOP kapsamında, Ortadoğu'da sınırlar değiştiriliyor, yeni özerk yapılar oluşturulmaya çalışılıyor.
Kısacası BOP kapsamında, Ortadoğu'da sınırlar değiştiriliyor, yeni özerk yapılar oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu anlamda BOP’ a şiddetle karşı çıkıp dış güçler lafzını ağzından düşürmeyip tetikte bir söylemle hareket eden siyasi gücü elde etmiş seçilmişlere şu söylenebilir; Emperyalist batı yada dış güçler 1920 lerde Kürdistan coğrafyası başta olmak üzere Müslüman coğrafyayı çeşitli mezhep, milliyet vb ayrılıklarla sınır çizgileri koyarak bölerken karşı çıkanları İngiliz ajanı dış güçlerin piyonu deyip damgalarken neden ses çıkarmadınız? Oysaki bir Kürt olan Selahattin eyyubi Kudüs ü fethetmeye giderken hiçbir etnik çıkar gözetmemişti.
Bu bağlamda küresel güçler başta olmak üzere (dış
güçler ) ve onların bölgedeki yardımcıları (iç güçler) için bölgedeki zengin
petrol yataklarının varlığı büyük öneme sahiptir. Bugün yaşadığımız çatışmaların
gürültülerin ana nedenlerinden biride budur.
Yüzyıllardır yapılmak istenen Orta doğu dizayn ının
oluşturulma çalışmaları devam etmektedir. (ırak,
Suriye, Libya, Afganistan savaşları bunun somut örnekleridir)
Bizler
istediğimiz kadar milliyetçi, dinci, liberal, demokrat, solcu, sağcı, dinli,
dinsiz, Kürt, Türk vs olalım yapılan yanlışlara tepki gösterelim yâda
savunalım bu toplumsal hareketliliğin asıl sebebi birilerince oluşturulmuş ve bu
proje sonlandırılmış
Bizler ise yaşanan bu zamanın, uzamın figüran
izleyicileriyiz. O Kürdistan kurulmuş. Bir arzı dünya mekanında sihirbazlar
çetesinin ajandasında kayıtlı. Bizlerde sadece bu İllüzyon un kurbanlarıyız
gördüğümüz yâda yaşadığımız bu toplumsal hareketliliğin ve dökülen kanın asıl âmâcıda
o planlanmış sonuca ulaşma sancılarıdır.
Buradan şöyle bir algı oluşabilir Kürdistan kurulmasın
mı tabii ki Kürdistan kurulsun ‘’desek te
deme sekte o Kürdistan kurulmuş bu yeryüzü tanrılarının levhi mahfuzunda!’’
Sayıları milyonları geçen dört ülke
topraklarında var olma mücadelesi veren bir halkın kendini yönetme hakkı olmalıdır.
BOP kapsamında çıkarılan iç savaş
sonrası halkı tarafından linc edilerek öldürülen Bir siyasetçinin dediği gibi: ‘’Mezopotamya
güneşinin altında neden Kürtlerinde bir ülkesi olmasın.’’
Fakat bu hak neden okyanus ötesindeki
devletlerin gizli ajandalarının konusu olsun Ve Yaşadığımız coğrafya kan
dehlizine dönüşsün. bunu bölge halkları,
yöneticileri kendi iç dinamikleriyle kan dökmeden uzlaşıyla halledemezler miydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder