Follow Us @bedelencu

3 Kasım 2016 Perşembe

Yönetimin Ayna Olması


'''Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz" hadisinde olduğu gibi,Bir toplumun karakterini, değer yargılarını, ahlak anlayışını, adalete, eşitliğe verdiği önemi o toplum da yaşayan halkın seçtikleri yöneticilere bakarak anlayabilir, çıkarımda bulunabilirsiniz. Zira yöneticiler içinden çıktıkları toplumun ürünüdürler.

Bu durumu Türkiye üzerinden değerlendirirsek; Türkiye halkının çoğunluğu iktidarda kim varsa sorgusuz sualsiz ona uyar, ona benzer ve itaat ederler. Bu anlamda devlet başkanlığını ele geçiren kişi, kim olursa olsun, itaat şarttır geleneği hakimdir. Bu geleneksel siyasi düşünce yapısından kaynaklı olarak haksızlıklara karşı isyana durmuş kitleler göremezsiniz. Toplumun Genetik kodlarına işlemiş olan bu gerçeklik, tedavi edilmezse yıllar boyunca, nesillerce devam edecek gibi duruyor.

Türkiye halkı toplumsal genetiğine işlemiş olan bu neme lazımcı ve körü körüne biat etme yapısından kaynaklı olarak, elinde var olan bir takım materyali ve statüyü kaybetmemek, ve yeni kazançlar elde etmek için, derin bir sessizliğe gömülüdür. 

Yeri geldiğinde haksızlık yapacak kadar zulmedici, şirazesini kaybeden, Yerine göre de mümin, müşfik olabilen haksızlıklar karşısında susan, insan yığınları haksızlıklara tepkisiz kalarak menfaat elde etme hayali kurmaktadırlar. zira geçmişte haksızlıklar seküler, laik, dünyevilik maskesi kullanılarak yapılıyordu. Şimdi ise dindar, muhafazakar, maskesi kullanılarak yapılmaktadır.

bu bağlamda İlahi çağrılar kendilerini haksızlıklara karşı tepki vererek var ederken, ilahi mesajın savunuculuğunu devletin gücünü eline alarak yapmaya çalışanlar ise dindar- muhafazakar söylemlere sığınıp, dini öğretileri, değerleri  kullanarak kendilerini meşrulaştırmaya, dinin sembolik gücünü yaptıkları haksızlıklara kalkan olarak kullanıp, halkı biat etmeye davet ediyorlardı. İtaat yada biat etmeyenler dışlanıyordu, öteki olarak görülüyorlardı. 

Bu anlamda, Türkiye toplumu, halkı izledikleri dizi filmler de dahi bu bahsedilen durumun nasıl etkili olduğunu görüyoruz. Örneğin, kurtlar vadisi filmini izleyip kendine uyarlayan, dizi karakterleriyle özdeşleşen, Bir bütün olan, siyaseti, toplumsal gerçekliği bu ve benzer diziler üzerinden değerlendiren az düşünen, çok eylemde bulunan rahatına düşkün, ergen ruhlu, serseri tiplerin yansımasını görmekteyiz. 

''Bana yöneticini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, yada bana halkını söyle sana yöneticini söyleyeyim'' uyarlamaları yöneticilerin toplumlarının aynası olduklarının yönettikleri halkın vicdanı, o halkın değer yargılarının aynası olduklarının açık göstergesidir. 
Hülasa olarak, Varsa yoksa ailesi, benliği, nefsi diyen torpilci prototiplerin geçmişte laik,çağdaş, halkcı kılığına girerek günümüzde ise; muhafazakar ve dindar kılıkları ile pervasızca davranışlarda bulunmalarının nedeni torpille edindikleri ekonomik sermaye, siyasi güç ve statülerdir. 

Halkın da yönetimi, ekonomik gücü elinde bulunduranların yaptığı her türlü haksızlığa, eylem ve tavra hep olumlu dönütler vermesi, siz nasılsanız başınızda kilerde öyle olur, siz nasıl hareket ediyorsanız sizi yönetenlerde öyle davranır cümlelerini bir kez daha akla getirmektedir. 

Özetle bir halk tefeciliği, rüşveti, yalanı,haksızlığı, torpil olayını kendi yaşam alanı içinde meşru görüyorsa seçtikleri yöneticilerde bu halkın ürünü olan bireyler oldukları için, yöneticilerin yaptığı yolsuzluklar, haksızlıklar yadsınmaz, yadırganmaz. Hatta onaylanır. Yani Yöneticilerin toplumdaki duruşu, tavrı halkın duruşu ve tavrıdır. 

hasılı bir halk daha iyi ve dürüst siyasetçilerin, kendilerini yönetmesini istiyorlarsa, yada daha iyi, ferah bir ülkede yaşamak istiyorsa iyi bir insan, toplum olmak için çabalamalı. haksızlıklara, çıkarına ters olsa bile  hayır diyebilmeli, Halk olarak özeleştiri yapmalıdırlar. bilinmelidir ki; zulme rıza gösteren zalimin ortağı dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder