Kürtler Ortadoğu bölgesinin
yerlilerinden olup
Doğuda; İran Kürdistanı (Kürtçe; Rojhilat)
Kürdistanın İran’da 'da kalan kısmına verilen resmi olmayan
ismidir. Zagros Dağları na,
Batıda; Suriye Kürdistanı (Kürtçe: Rojava) Toros Dağarlarına.
Güneyde; Irak (yerel dilde yâda (Kürtçe; başur- Hewler) Hemrin Dağlarından,
Kuzeyde; (bakur) Kars-Erzurum, Türkiye platolarına kadar
uzanan coğrafi bölgede yoğun şekilde yaşayan bir
halktır.
Kürdistan neresidir; Orta Doğu'da
Ermenistan, Irak, İran, Suriye ve Türkiye'ye ait
toprakların bir kısmını kapsayan coğrafi bölgeye
yerleşmiş Mezopotamya'nın bir parçasıdır.
Bu tanımlar; araştırmalar sonucu oluşturulmuş coğrafi
konumu belirten Türkçe ve Kürtçe yönleri vurgulayan teorik bilgilerdir.
“Bu yazının amacı devletin resmi kayıtlarında yer edinen iktidar
sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanmış tarihi anlatmak değildir.
Çünkü topluma öğretilen tarih 'gerçek
tarih' değil ısmarlama üzerine, üretilmiş tarihtir. İradi olarak geçmişi
yok saymak mümkündür ama geçmişi yok etmek mümkün değildir.
Resmi tarihin yok saydığı, yok etmek için onca çaba
harcadığı gerçeklerin aradan onca zaman geçmesine rağmen, öcünü
alırcasına ve inatla gündemdeki yerini alması bu yüzdendir.
Geçmiş bu günkü zamanda bizde var olmaya. Bizimle
yaşamaya devam ediyor. Tarih sağır ve dilsiz değildir, duyup söylemeye devam
ediyor ve edecek (Fikret Başkaya'
Resmi Tarih Tartışmaları, kitabı) “
Dolayısıyla Buradaki amaç resmi tarihin tahriplerine rağmen onu da baz alarak,
resmi olmayan tarih ve sosyoloji temelli Kürt kimdir? kürdistan
neresidir? Sorularını daha gerçekçi, samimi, bakış açışıyla yeni bir
düşün haritası çizmektir.
Dünya denen yerkürede; birçok farklı dil, inanç, yaşam
biçimi gezegenimizi kuşatmıştır. Kendini var etme sürecinde insanoğlu
varoluşunu kanıtlamak için kendisine özgü bir yaşam biçimi, kültür, hayat
dizaynı oluşturmuştur.
Oluşturulan bu hayat düzeni zaman la genele indirgenip
nesnelleşmiştir. Nesnelleşme sonucunda insanlar aynı dili konuşan, aynı inanç
ve kültüre sahip, akraba topluluklara dönüşmüşlerdir.
Oluşan bu topluluklar dünyanın bazı bölgelerine
yerleşmiş bir nevi dünyayı parsellemişlerdir.
Dünyayı haritalandırma normu, dillere, kültürlere,
inançlara bölerek oluşturulan parselleme süreci; yoğun sancılarla, savaşlarla,
haksızlıklarla elde edilmiştir. Savaşçı bir ruh ve hükmetme bilincine sahip
topluluklar, daha güçsüz ve hükmetme bilincine daha az sahip toplulukları boyundurukları
altına almışlardır.
‘ibni Haldunun’’
''Hazeri ve Bedevi'' tezinde bahsettiği gibi.
Egemenliği olmayan her topluluk Başka
insanların (yönetimlerin) tercihleriyle yaşamak zorunda bırakılır. Buna
maruz kalan bir kültür veya halk çok da saygı görüyor denilemez.
Bu zorunluluk bazı ruhlara ağır gelir ve
başkaldırdılar. Kendileri olmak için.
Bu anlamda Türkiye deki Kürt kimliğinin farkında olan,
Kürt etnisitesi ile Türk etnisitesini önceleyen, devletleşmiş unsur arasında
yıllardan beri süregelen ve uzlaşmak istemeyen bir çatışma ortamı yaşanıyor.
Bu terim, yani Kürdistan adı tarihsel olarak binlerce
yıl öncesine dayanır zira kürdistan adı tarihte bütün medeniyetlerce
kullanılmıştır.
Yazılı olarak ise ilk Selçuklular döneminde rastlanır.
Osmanlı devleti, kaynaklarında da Kürdistan adı
kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti zamanında Kürdistan Özerk bir
yapıdadır. Kürdistan dış işlerinde Osmanlı 'ya bağlı, kendi içinde
ise serbest bir bölgedir.
Kürdistan eyaleti; Osmanlı Devleti 'ne asker gönderir, vergi verir.
Ancak kendi iç işlerinde yönetimlerinde, serbesttirler.
Osmanlı hiçbir zaman Kürtler ‘in diline kültürüne yasak koymamış inkâr
etmemiştir.
Dolayısıyla tarihi araştırmalarda da görülüyor ki
Selçuklu dönemi başta olmak üzere, Osmanlı arşivlerinde ve günlük yaşam
içerisinde kürdistan ismi herhangi bir suç unsuru teşkil etmeden özgürce
kullanılmıştır.
Hâsılı Osmanlıda Kürtler Kürt tür, Lazlar lazdır,
Araplar Arap’tır, Çerkezler Çerkez’dir. Herkes Türk’tür gibi genelenmiş bir
zorunluluk yoktur.
Herkesin tek tip olarak değerlendirildiği faşizan
tavır cumhuriyetin kurulmasıyla anayasal bir zorunluluk haline getirilmiş
Türkiye topraklarında yaşayan insanların tarihleri, kültürleri, dilleri,
inançları, yaşam biçimleri dikkate alınmadan değiştirilmeye ya da yok
sayılmaya çalışılmıştır.
Osmanlı döneminde Kürdistan kelimesi kullanıldıysa da Türkiye
Cumhuriyeti'nde Maarif Vekaleti' nin yayınladığı 8 Aralık 1925 tarihli
"Türk Birliğini Parçalamaya Çalışan Cereyanlar" başlıklı
bildiriyle Lâzistan ve diğer bütün etnik takılarla
oluşturulan yerel adlar gibi "Kürdistan" da resmi kullanımdan
kaldırıldı, söz konusu bölge coğrafi yön isimleriyle (Şark, Doğu, Güneydoğu)
adlandırılmaya başlandı. (Kaynak: Türkiye cumhuriyeti 1982 anayasası)
Günümüzde de anayasal bir norm haline getirilmiş olan tek bir etnik gücün
üstünlüğü, tüm milletlerin (halkların) üzerinde hepsinin ''hamisi'' modunda (
halk ağzıyla abelik) yapılması yüreklilik göstergesi olarak lanse edilerek,
ulus devlet içindeki farklı milletlerin Türk olarak değerlendirilmesi, çelişkisi
ve bu çelişkiye gösterilen tepki tam gaz devam etmektedir.
‘’yığın düşünmez maruz kalır’’ sözü
bu anlamda çok doğru bir cümle, nedeni ise değişen devlet sistemi
imparatorluktan milliyetçi ulus devlet şekline dönüşünce, o ana kadar çok da
bir eğitim almamış Osmanlı halkı özelliklede Müslüman Türk halkı yeni düzene maruz
kalınca sorgulamada yeni oluşumu onayladı.
Bu onaylanma sonucum; damarlarında Türk kanı olan,
milliyetçi ve tek tipçi insanlar oluşturuldu.
Bu durum bir antitez üretti Kürt kimliğine sahip
insanlar arasında, yani bir radikal duruş doğal olarak karşısında yeni bir
milliyetçi unsur üretti.
Bu çerçeveden bakılınca Türkiye’nin doğusunda yaşamak
istemeyen binler… (Türk veya Kürt fark etmez) doğu topraklarındaki halkın
kimliğini, kültürünü, aidiyetini yok sayıp kendilerine ezberletilen
milliyetçiliği oynuyorlardı. Yine burada da sloganlaşmış milliyetçilik
gündemdeydi, empati (duygudaşlık) kuramayan nefrete dayalı, ötekileştiren,
devlet sevicilik yaşanıyordu.
Çünkü onlara göre bu devlet sadece ne mutlu türküm
diyenlere aitti ve en iyi onlar koruyacaklardı. Yâda korurlardı.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum;
Kürt kimdir?
Kürt Âdemoğludur, âdemdir. İnsanoğludur, insandır.
Eğer inanıyorsa kuldur. Kendine ait bir yaşam biçimi, kültürü, dili olan bir
millettir. Yuvarlak dünyada bir dünya vatandaşıdır. Tıpkı diğer halklar gibi.
Kürdistan neresidir? Farazide
olsa afaki de olsa Kürt gerçeğini zorda olsa kabullenip, Kürdistanı kabul
edemeyenlerin tepki verdiği bir cümledir.
Bir coğrafyanın adıdır. Bir yandan Kürtler
kardeşimizdir deyip, diğer yandan ise Kürtlerin yaşadığı bölgenin adını kabul
edemeyenlerin yaşattığı çelişkinin adıdır. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı yerdir.
Bir halkın doğduğu, kendini var ettiği yeryüzü
parçasının adıdır.
Tıpkı Türkistan, Tacikistan gibi.
Yani bir milletin kültürünü, tarihini, hayatını,
yaşadığı, gömüldüğü anılarının dağa, taşa, toprağa işlendiği geçmiş
duygularının yoğun olduğu tek ve gerçek sahibinin Allah olduğu…
Bir coğrafyadır.
Memlekettir.
Bir yerdir.
aydınlatıcı bir yazı olmuş kaleminiz her daim keskin olsun.
YanıtlaSil