Follow Us @bedelencu

6 Kasım 2016 Pazar

Kürt Kimdir? Kürdistan Neresidir?


Kürtler Ortadoğu bölgesinin yerlilerinden olup 

 

Doğuda; İran Kürdistanı (Kürtçe; Rojhilat) Kürdistanın İran’da 'da kalan kısmına verilen resmi olmayan ismidir. Zagros Dağları na,  

 

Batıda; Suriye Kürdistanı (Kürtçe: Rojava) Toros Dağarlarına. 

 

Güneyde; Irak (yerel dilde yâda (Kürtçe; başur- Hewler) Hemrin Dağlarından,

 

Kuzeyde; (bakurKars-Erzurum, Türkiye platolarına kadar uzanan coğrafi bölgede yoğun şekilde yaşayan bir halktır. 

 

Kürdistan neresidir;  Orta Doğu'da Ermenistan, Irak, İran, Suriye ve Türkiye'ye ait toprakların bir kısmını kapsayan coğrafi bölgeye yerleşmiş Mezopotamya'nın bir parçasıdır.

 

Bu tanımlar; araştırmalar sonucu oluşturulmuş coğrafi konumu belirten Türkçe ve Kürtçe yönleri vurgulayan teorik bilgilerdir. 

“Bu yazının amacı devletin resmi kayıtlarında yer edinen 
iktidar sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanmış tarihi anlatmak değildir.

 

Çünkü topluma öğretilen tarih 'gerçek tarih' değil ısmarlama üzerine, üretilmiş tarihtir. İradi olarak geçmişi yok saymak mümkündür ama geçmişi yok etmek mümkün değildir. 

 

Resmi tarihin yok saydığı, yok etmek için onca çaba harcadığı  gerçeklerin  aradan onca zaman geçmesine rağmen, öcünü alırcasına ve inatla gündemdeki yerini alması bu yüzdendir.

Geçmiş bu günkü zamanda bizde var olmaya. Bizimle yaşamaya devam ediyor. Tarih sağır ve dilsiz değildir, duyup söylemeye devam ediyor ve edecek (Fikret Başkaya'  Resmi Tarih Tartışmaları, kitabı) “

Dolayısıyla Buradaki amaç resmi tarihin tahriplerine rağmen onu da baz alarak, resmi olmayan tarih ve sosyoloji temelli Kürt kimdir?  kürdistan neresidir? Sorularını daha gerçekçi, samimi, bakış açışıyla yeni bir düşün haritası çizmektir.

 

Dünya denen yerkürede; birçok farklı dil, inanç, yaşam biçimi gezegenimizi kuşatmıştır. Kendini var etme sürecinde insanoğlu varoluşunu kanıtlamak için kendisine özgü bir yaşam biçimi, kültür, hayat dizaynı oluşturmuştur.

 

Oluşturulan bu hayat düzeni zaman la genele indirgenip nesnelleşmiştir. Nesnelleşme sonucunda insanlar aynı dili konuşan, aynı inanç ve kültüre sahip, akraba topluluklara dönüşmüşlerdir.

 

Oluşan bu topluluklar dünyanın bazı bölgelerine yerleşmiş bir nevi dünyayı parsellemişlerdir.

 

Dünyayı haritalandırma normu, dillere, kültürlere, inançlara bölerek oluşturulan parselleme süreci; yoğun sancılarla, savaşlarla, haksızlıklarla elde edilmiştir. Savaşçı bir ruh ve hükmetme bilincine sahip topluluklar, daha güçsüz ve hükmetme bilincine daha az sahip toplulukları boyundurukları altına almışlardır. 

 

‘ibni Haldunun’’  ''Hazeri ve Bedevi''  tezinde bahsettiği gibi.

 

Egemenliği olmayan her topluluk Başka insanların (yönetimlerin) tercihleriyle yaşamak zorunda bırakılır. Buna maruz kalan bir kültür veya halk çok da saygı görüyor denilemez.

 

Bu zorunluluk bazı ruhlara ağır gelir ve başkaldırdılar. Kendileri olmak için.

 

Bu anlamda Türkiye deki Kürt kimliğinin farkında olan, Kürt etnisitesi ile Türk etnisitesini önceleyen, devletleşmiş unsur arasında yıllardan beri süregelen ve uzlaşmak istemeyen bir çatışma ortamı yaşanıyor.

 

Bu terim, yani Kürdistan adı tarihsel olarak binlerce yıl öncesine dayanır zira kürdistan adı tarihte bütün medeniyetlerce kullanılmıştır.

 

Yazılı olarak ise ilk Selçuklular döneminde rastlanır. 

 

Osmanlı devleti, kaynaklarında da Kürdistan adı kullanılmıştır.

 

Osmanlı Devleti zamanında Kürdistan Özerk bir yapıdadır. Kürdistan dış işlerinde Osmanlı 'ya bağlı, kendi içinde ise serbest bir bölgedir.

 

Kürdistan eyaleti; Osmanlı Devleti 'ne asker gönderir, vergi verir. Ancak kendi iç işlerinde yönetimlerinde, serbesttirler.

 

Osmanlı hiçbir zaman Kürtler ‘in diline kültürüne yasak koymamış inkâr etmemiştir.

 

Dolayısıyla tarihi araştırmalarda da görülüyor ki Selçuklu dönemi başta olmak üzere, Osmanlı arşivlerinde ve günlük yaşam içerisinde kürdistan ismi herhangi bir suç unsuru teşkil etmeden özgürce kullanılmıştır.

 

Hâsılı Osmanlıda Kürtler Kürt tür, Lazlar lazdır, Araplar Arap’tır, Çerkezler Çerkez’dir. Herkes Türk’tür gibi genelenmiş bir zorunluluk yoktur.

 

Herkesin tek tip olarak değerlendirildiği faşizan tavır cumhuriyetin kurulmasıyla anayasal bir zorunluluk haline getirilmiş Türkiye topraklarında yaşayan insanların tarihleri, kültürleri, dilleri, inançları, yaşam biçimleri dikkate alınmadan değiştirilmeye ya da yok sayılmaya çalışılmıştır. 

Osmanlı döneminde Kürdistan kelimesi kullanıldıysa da Türkiye Cumhuriyeti'nde Maarif Vekaleti' nin yayınladığı 8 Aralık 1925 tarihli "Türk Birliğini Parçalamaya Çalışan Cereyanlar" başlıklı bildiriyle Lâzistan ve diğer bütün etnik takılarla oluşturulan yerel adlar gibi "Kürdistan" da resmi kullanımdan kaldırıldı, söz konusu bölge coğrafi yön isimleriyle (ŞarkDoğuGüneydoğu) adlandırılmaya başlandı. (Kaynak: Türkiye cumhuriyeti 1982 anayasası)


Günümüzde de anayasal bir norm haline getirilmiş olan tek bir etnik gücün üstünlüğü, tüm milletlerin (halkların) üzerinde hepsinin ''hamisi'' modunda ( halk ağzıyla abelik) yapılması yüreklilik göstergesi olarak lanse edilerek, ulus devlet içindeki farklı milletlerin Türk olarak değerlendirilmesi, çelişkisi ve bu çelişkiye gösterilen tepki tam gaz devam etmektedir. 

 

‘’yığın düşünmez maruz kalır’’ sözü bu anlamda çok doğru bir cümle, nedeni ise değişen devlet sistemi imparatorluktan milliyetçi ulus devlet şekline dönüşünce, o ana kadar çok da bir eğitim almamış Osmanlı halkı özelliklede Müslüman Türk halkı yeni düzene maruz kalınca sorgulamada yeni oluşumu onayladı.

 

Bu onaylanma sonucum; damarlarında Türk kanı olan, milliyetçi ve tek tipçi insanlar oluşturuldu.

 

Bu durum bir antitez üretti Kürt kimliğine sahip insanlar arasında, yani bir radikal duruş doğal olarak karşısında yeni bir milliyetçi unsur üretti.

 

Bu çerçeveden bakılınca Türkiye’nin doğusunda yaşamak istemeyen binler… (Türk veya Kürt fark etmez) doğu topraklarındaki halkın kimliğini, kültürünü, aidiyetini yok sayıp kendilerine ezberletilen milliyetçiliği oynuyorlardı. Yine burada da sloganlaşmış milliyetçilik gündemdeydi, empati (duygudaşlık) kuramayan nefrete dayalı, ötekileştiren, devlet sevicilik yaşanıyordu.

 

Çünkü onlara göre bu devlet sadece ne mutlu türküm diyenlere aitti ve en iyi onlar koruyacaklardı. Yâda korurlardı. 

 

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; 

 

Kürt kimdir?  

 

Kürt Âdemoğludur, âdemdir. İnsanoğludur, insandır. Eğer inanıyorsa kuldur. Kendine ait bir yaşam biçimi, kültürü, dili olan bir millettir. Yuvarlak dünyada bir dünya vatandaşıdır. Tıpkı diğer halklar gibi.

 

Kürdistan neresidir? Farazide olsa afaki de olsa Kürt gerçeğini zorda olsa kabullenip, Kürdistanı kabul edemeyenlerin tepki verdiği bir cümledir.

 

Bir coğrafyanın adıdır. Bir yandan Kürtler kardeşimizdir deyip, diğer yandan ise Kürtlerin yaşadığı bölgenin adını kabul edemeyenlerin yaşattığı çelişkinin adıdır. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı yerdir.  

 

Bir halkın doğduğu, kendini var ettiği yeryüzü parçasının adıdır.

 

Tıpkı Türkistan, Tacikistan gibi.

 

Yani bir milletin kültürünü, tarihini, hayatını, yaşadığı, gömüldüğü anılarının dağa, taşa, toprağa işlendiği geçmiş duygularının yoğun olduğu tek ve gerçek sahibinin Allah olduğu…

 

Bir coğrafyadır.

 

Memlekettir.

 

Bir yerdir. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1 yorum: