Follow Us @bedelencu

24 Ağustos 2020 Pazartesi

Dil Kürdü Din Kürdü



Bu söylem; ‘’dil kürdü din kürdü’’ çocukluğumdan itibaren kulağıma aşina bir sözcük. Daha çok Tunceli (Dersim-Pertek) yöresi başta olmak üzere Elazığ’ ın bazı yerlerinde bilinir ve söylenir.

Mesela sohbet konusu milliyet, din olunca hemen şu cümle söylenirdi; tamam Kürt’ sün ama! Bu amanın içinde biraz ötekileme vardı. Ama sen kendini belirt ben ‘’din kürdü’’ değilim ‘’dil kürdüyüm’’ diye. Uyarıda bulunulurdu. O zamanlar; araştırma, irdeleme, neden sorma bilincimizde pek gelişmediğinden üzerinde fazla düşünmezdik.

Günümüzde ise, milliyetin, dinin fazlasıyla pirim yapıp aktif olduğu yıllarda, bu sözcük geldi aklıma. Neden? diye. eskiden; benim çocukluğum kadar eskiden. Kürt denilince Alevi, Sünni fark etmezdi.  İki türlü Kürt den bahsedilirdi biri Sünni diğeri de alevi Kürtlerdi.

Neden bu farklılık diye sormuştum. Bu konu ile ilgili tanıdık bir şahsa, şöyle bir açıklama getirmişti: Bazıları kendisine Kürt diyor ama aslında o sadece dil kürdü, birde Aleviler var onlar ise din kürdü. Bu ayrım bilinse iyi olur demişti.
Şaşırmıştım nasıl oluyordu bir dil var, iki türlü Kürt var. Kürtsün ama dil kürdü, Kürtsün ama din kürdü.

Şimdi bu gerçeği dikkatli düşününce, bu durumu Dil yâda Din kürdü ayrımını yapanlar yine Kürtlerdi. Kürtler birbirlerini, kendi aralarında, farklılıkları üzerinden tanımlıyorlardı.

Bu bağlamda Temcit pilavı gibi tekrarlamaktan usandığımız bir cümleyi tekrar edemeden geçmeyeceğim. Madem; biz bir imparatorluktan geriye kalmış çeşitli diller ve renklerden oluşmuş bir mozaiktik. Her halk kendi mıntıkasında özgürce ne olduklarını pekte irdelemeden en doğal halleri ile yaşıyorlardı. Ne zamanki tek millet, tek dil gibi tek tipçi söylemler kapladı dört bir yanımızı o zaman başladık Kürt, Türk, alevi, Rum, Ermeni millet adlarını saymaya.

Oysaki hepimiz insanız en temel yönümüz budur. Sonra ise dünya vatandaşıyız Kürt, Türk, Alman olmak pekte önemli değil, mühim olan insan olabilmek dürüstçe savunabilmek tüm haksızlıları ve karşı durmak ülkece, devletçe, milletçe ve hatta dünyaca kötülüklere.  

Oysaki Sevginin yolculuğunda dünya vatandaşlığını şiar edinmiş sevgi direnişçileri için; iyilik, cömertlik, tevazu, sabır, hoşgörü, zarafet, fedakârlık, farklı olana saygı vardır.

Farklılıklarımızla gurur duyarak ve onlara değer vererek. Yaşadığımız çoğrafyanın, ülkenin ve dünyanın vatandaşları ve paydaşları olarak. Tıpkı şairin de dediği gibi;

"Burası dünya! Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi; ekip biçip gidecektik."  
Demişti şair Cahit Zarifoğlu ve gitmişti…






1 yorum: