24 Ağustos 2020 Pazartesi
10 Ağustos 2020 Pazartesi
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Talak Sûresi 4. Âyet
2 Ağustos 2020 Pazar
Çocuk Yaşta Evliliğe İlahî Hikmet Kılıfı ve Hz. Muhammed’in Evliliği
Kutsal
kitap Kur’ân’a
göre kişinin biyolojik ve psikolojik olgunluğa (reşit, buluğ) ulaşması, vücûdun
büyümesi, hormonların yükselmesi ile ilgili değil, aklî olgunluğa ulaşıp,
sorumluluk alabilecek bilinç ve olgunluğa ulaşması, kendini ifade etmesi,
özgüven kazanması ile olur.
Nikâh
için sorumluluk yüklenebilme durumu ise “Nisa” sûresinde geçer. Kur’ân’a
göre vücûdun gelişmiş olması ergin olması anlamına gelmez, ergin olmak
sorumluluk alabilme gücüne erişebilmektir. Örneğin “Nisa” sûresi 6.
âyette “Yetimleri
evlenme çağına (buluğ – ergenlik) varıncaya kadar gözetip deneyin. Eğer onların
akılca (reşit – erginlik) olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine
teslim edin”, “Enam” 152.
âyette ise “Yetimin
malına, o en kuvvetli (rüşt – erginlik) çağına gelinceye kadar, en güzel
şekliyle olmadıkça yaklaşmayın”, yine “İsra” 34. âyette
de “Erginlik çağına
ulaşıncaya kadar, en güzel şeklin dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahdi
yerine getirin. Muhakkak ki ahit, mesuliyettir” denir.
Görüldüğü
gibi âyetlerde “Evlenme çağına (akıl – büluğ) gelmiş gençlerinizi gözetip
deneyin, ondan sonra evlilik ve malî konularda sorumluluk verin” diyor.
Çoğumuzun
bildiği üzere; büluğ çağı (ergenlik dönemi) bilimsel olarak biyolojik ve rûhsal
olgunlaşma anlamında 12 yaşından başlayıp 21 yaşına kadar devam eden sürece
denir. Bu süreçte vücûtta birtakım değişimler yaşanır. Örneğin boyun uzaması,
cinsel, rûhsal, duygusal değişimler, yaşıtlarıyla birlikte olma isteği, dalgalı
rûh halleri bu döneme özgü değişimlerdir. Diğer bir ifadeyle ergenlik; çocukluk
çağından yetişkinlik dönemine atılan ilk adım evresidir. Ergenlik dönemi
içinde bulunan genç birey yetişkin bedeninde ama halen bir çocuktur. Kendisini,
bedenini, toplumu anlamaya çalışır, roller, tutumlar değişmiştir artık, Rol karmaşası
yaşar.
“Yaratılmışların en şereflisi”
(eşref-i mahlûkat) diye ifade edilen, dünyadaki canlılar
içinde tek akıl sahibi olan insanın Yaratıcısı, kutsal mesajı Kur’ân’da şöyle
seslenir: “Ey akıl
sahipleri!” Örneğin bazı ayetlerde; “Gerçek şu ki, Allah katında, yerde
debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve
dilsizlerdir” (Enfal,
22), “O,
akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar” (Yunus, 100) denilir.
Aklın
büyük bir değer olduğu ve kullanılması gerektiğine ciddi ifadelerle yer
verilmiştir. Bu anlamda namazın, orucun, başörtüsünün farz olduğunu düşünenler;
aklını kullanmak ta farzdır. Bu biline.
Peki, nasıl oluyor da akla ciddi anlamda önem
veren, yetimleri ve evlenme yaşına gelmiş gençlerin yeterli olgunluğunu
önemseyen bir dînin 9 yaşında evliliğe izin verdiğine, bir sapkınlığa rûhsat
verdiğine inanılması beklenir.
Önümüze
sunulmuş dînin gerçek ve değişmez ifadesi diğer bir deyimle otoritesi Kur’ân
ile çelişen bir durum değil mi? “Üreme vasfı kazanmış insan bedeninin evlenme
yaşı da gelmiştir” düşüncesi, insanı hayvanlar ile bir tutan, akla ters bir
durum değil mi?
Kız çocukları âdet görünce akıl – büluğ
çağına girmiş olmuyor. Ergenlik sonrası vücût gelişim ve olgunlaşma aşamasına
devam ediyor. Bu anlamda hem dînî (İslam) hem de bilimsel göstergeler,
kişilerin ergin bir yaşa gelip sorumluluk alması demek olan evlilik yaşına
20’li yaşlardan itibaren hazır hale geldiğini bildirmişlerdir.
Nasıl ki
erkek çocuklarının belirli bir olgunluğa ermeden evlendirmek toplum nezdinde
pek doğru bulunmuyorsa, aynı şekilde kız çocuklarının da belirli bedensel
(biyolojik) ve rûhsal (psikolojik) olgunluğa erişmeden evlendirilmesi, nikâhta
istenilen rıza ve irade özgürlüğünü şart koşan hukukî ve dînî kaidelerle
bağdaşmaz. İslam dîni kadın ya da erkek bireylere farklı muamelede bulunmaz,
bulunmasını da tavsiye etmez.
Dikkat
edilirse çocuk sayılacak yaşlarda evliliğe cevaz verenlerin ilk başvurduğu
kaynak, Peygamber’in
hayatıdır, Peygamber’in Halife
Ebubekir’in kızı Aişe ile
9 yaşında evlendiği iddiâsıdır. Bu akla aykırı iddiâ ile 6 – 9 yaşında kız
çocuklarının evliliğini olağan gören bazı softaların amacı kendi sapkın
dünyalarına Peygamber aracılığıyla ilahî hikmet kılıfı uydurarak
meşrûlaştırmaktır.
Bilinsin
ki Kur’ân’da evlenme yaşı ile ilgili bilgi yoktur. Peygamber’in Aişe ile 9
yaşında evlendiğine dair elde gerçek bir kaynak yokken tüm bilgiler tevatür
yoluyla dedikodu ve söylentiler aracılığıyla günümüze ulaşmıştır.
Kur’ân’da
aksine evlilik cümlesinin yanında “ergin, rûhsal, bedensel ve psikolojik olarak
hazır olmaktan” bahsedilmiştir. Kur’ân’ın mesajı ile Peygamber’in mesajı
arasındaki bu çelişik durum, İslam dîni gibi aklı önceleyen bir dîne ters
düşmüş olmuyor mu, “Ey akıl sahipleri”?
Kur’ân’ın
indirildiği Arap toplumu o çağlardaki birçok toplum gibi çok eşliliğin
(poligami) normal görüldüğü bir coğrafya idi. Arap – Emevî dînciliğinin İslam
düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddiâ ettiğinin aksine, Hz. Aişe,
Peygamberimiz’le evlendiği zaman 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı. (1)
6 – 9
yaşındaki kız çocuğu nasıl annelik yapsın ya da bu yaşlardaki erkek çocuğu
nasıl babalık yapıp bir aile sorumluluğu üstlensin? Kur’ân’da “aklınızı
kulanın, aydınlanın, aydınlatın” diye onlarca âyet varken bu çelişik durum akla
ve mantığa aykırı değil mi?
Kısaca
peygamberler de bizim gibi insandırlar. Günâhsız olsalar dahi hata
yapabilirler. Fakat hatalarında ısrar etmeyip tövbe ederler. Hiçbir insan –
peygamberler de dahil – hatasız değildirler. Günâhsız, hatasız olan
meleklerdir. Peygamberler ya da insanlar kendi toplumunun çocuğudurlar. Onlarca
kadınla evlenmenin olağan görüldüğü ve bunun yanında cariye denilen
köleleştirmiş kadınlar ile de fuhuş (zina) yapıldığı kaotik bir toplumda 23 yıl
gibi kısa bir sürede ilahî mesajı kendi toplumuna iletmeye çalıştı
Peygamber. (2)
Her birey
kendi aklının ve rûhunun algıladığı kadar inanır ya da sahte bulur bu
anlatıları. İnanç tarihi bu gibi sorgulayan, araştıran, inanan veya inkâr eden
kişilerin tereddütleri ve eminlikleri ile vakidir.
Kısaca;
peygamberler de insandır, bu yüzden günâh işleyebilirler. “Ben yalnızca sizin gibi bir beşerim.” (Kehf, 110)
Fakat günâhta ısrar etmeyip tövbe
ederler. Hiçbir insan günâhsız değildir. Günahsız olmak için melekler gibi
nefis verilmemiş olmak gerekir. (3)
tubacck@hotmail.com
DİPNOTLAR:
(1): https://www.hurriyet.com.tr/hz-ise-peygamberimizle-kac-yasinda-evlendi-10303674
(2): Asrısaadet’in Büyük
Kadınları, “Hz. Âişe”, Ömer Rıza Doğrul, s. 29 – 65
(3): https://bumudin.blogspot.com/2017/04/peygamberler-gunah-isler-mi.htm