Yerli nedir: Herhangi bir yerin eskiden beri meskûn
olan halkı, yakın bir zaman içerisinde dışarıdan gelmemiş olan, o yörede uzun
yıllar yaşamış yaşadığı toprak parçası üzerinde her anlamda derin köklere sahip
toplulukların yaşadığı yerin halkına denir.
Bu anlamda çocukluğumdan itibaren hep duyarım,
biri ile tanışırken örneğin; nerelisin Elazığ-Palu-Harput-neresinden
merkezliyim, köylüsü değil yerlisiyim. Nedir bu yerlisi? Kimdir? Kime denir? Hep
merak etmişimdir. Araştırmalarım sorgulamalarım ve gözlemlerime dayanarak
kelimeler üzerinden anladıklarımı anlatmaya çalışacağım.
Bu yerli ve yerli olmayan kavramlarını
örneklendirirsek; benim atalarım, Büyüklerin tevatür yoluyla bize kadar ulaşan
söylemlerine göre yüzyıllar önce İran’ dan göç ederek konargöçer
olarak Palu’ ya göç etmişler.
O zamanlar çocuktum, bilgisayar ve İnternet
teknolojisi şimdiki kadar yaygın değildi. Söylenenlere kulak misafir olurdum.
Şimdi İnternet taraması yapınca anlatılanların doğruluğuna şahit olmaktayım.
Anlatılanlar doğrultusunda şu çıkarımda bulanabilirim demek ki biz Palu'nun
yerlisi değiliz. Göçler yoluyla oraya yerleşmiş bir aileyiz.
Genel kanıda yerliler; geçmişte Palu merkez de
etkin rol oynayan geneli Türk olan Ağalara ve onların aile efradına söylenen
bir kelimedir.
O dönemler (Osmanlı imparatorluk dönemi) ağalar
bulundukları yöre halkı hangi dili konuşuyor ise o dile hâkim olup, yöre
halkının diliyle diyalog içine girerlermiş.
Palu merkez dışında ki köy nüfusunun büyük çoğunluğu
Kürtlerden oluşuyordu. Burada bulunan 300 köyden sadece 40'ı Ermeni nüfusa
sahipti; geriye kalanların büyük çoğunluğunda ise Kürtler yaşıyordu. Palu
şehir merkezinde üç Türk' mahallesi dört Ermeni mahallesi vardı. Palu
şehir merkezi yakınlarındaki ''Seydiler'' Türk köyü bunlardan biridir. (1)
Öyle ki, taşradaki etnik gruplar arası ilişkileri
mercek altına aldığımızda, burada şehir söz konusu olduğunda daha çok
Ermeni-Türk ilişkilerini, köylerde ise Ermeni-Kürt ilişkilerini dikkate almak
gerekir. (2)
Bu anlamda göç insanoğlunun dünya da var olduğundan
itibaren ajandasında taşıdığı bir olgudur.
Dünya milletleri şu an var oldukları yerlere göçler
yoluyla yerleşmişlerdir. Hz adem ve Havva bile metaforik cennet tasvirlerinde
anlatılan hikayelerde dünyaya göç etmişlerdir. İlk indirildikleri yerlerde
sabit durmayıp sürekli yürümüş diğer bir değişle göç etmişler, ta vuslat anına
kadar.
Bu bağlamlar üzerinden bakınca demek ki yerli kavramı
çokta doğru bir ifade değil. demografya bilimini incelerseniz insanoğlunun
kendini var etme süreci hep göçlerle olmuştur. Yüzyılların birikimi olan bu var
etme sürecinde çeşitli kültürler, diller, yaşam biçimleri meydana gelmiş. İlk
etap ta aşiretçilik, federasyon birlikleri oluşturulmuştur.
Aşiretçilik zamanla etkisini yitirerek, İmparatorluklara,
imparatorluklarda yerini günümüz Ulus devletlerine bırakmıştır.
Ulus Devletleri kuran toplumların iktidar
elitleri ile militarist güçleri, devleti kendi tekellerinde, kendi ırkları
ve düşünce dünyaları üzerinden yorumlayıp kendilerini tek kurucu unsur, yegâne
sahibi gibi görmeye başlamışlardır.
Devleti ellinde tutan bu kurucu unsur var oldukları
toprak parçasını çeşitli siyasi bölümlere ayırıp tek millet, tek dil gibi insan
yapımı ve insan doğasına aykırı olan ötekileştirici siyasi bir zemin meydana
getirmişlerdir.
Şu anda belirttiğim ‘’yerlisi’’, ‘’sahibi’’,
‘’otoritesi’’ kavramları da devlet gücünü eline geçirip, kendilerini bu ülkenin
sarsılmaz sahibi olarak gören kişilerin, tek etnisite, kültür, inanç
üzerinden tüm toplumu değerlendirmelerinin sonucudur.
Konumuza devam edersek; Palu VII.(8)
Yüzyılından itibaren Müslümanlar ile Bizanslılar arasında sık sık el
değiştirmiştir. 1015’ten sonra Anadolu’ya başlayan Türk akınları buralara kadar
uzanmış 1071 Malazgirt Zaferinden sonra da tamamen Türk toprağı olmuştur. Diye
geçer resmi tarih anlatılarında.
Buradan anlaşılıyor ki Palu'nun yerlileri Türkler
değildir. Çünkü Türkler bu yöreye yerleştikleri zaman bu bölgede Bizanslılar,
Kürtler, Zazalar, Süryaniler, Ermeniler yaşamaktaydılar.
Güncel Sosyolojik algıda ise Palu; yıllarca şeyhler
tarafından yönetilen politik duruşu da buna göre şekillenen muhafazakâr sağ
gelenekten gelen bir ilçedir. Genelde belediyeleri milli görüş çizgisi veya
merkez sağ alır.
Dışarıya yoğun göç vermiştir. Halkının çoğunluğu şimdilerde Zaza - Kürtlerden
oluşur. Şeyh Sait isyanında ciddi destekleri
söz konusudur.
Palu yörenin tarihsel etkinliklerinde büyük etki ve
isimler bırakmış geçmişi köklü olan bir beldedir. Fakat cumhuriyetin
kurulmasıyla birlikte Palu ve çevresinde yaşanan isyanlar, toplumsal
hareketlerden kaynaklı olarak siyasi güç, rutin olarak idari değişimlere
giderek, siyasi ve idari konumunda daraltma ve farklılıklar yapmıştır.
Daha önce çevresinde bulunan köy veya belde denilen
yerlere ilçe statüsü kazandırılması bu değişimlere örnek olarak verilebilir. Örneğin,
Kovancılar ilçesi bu isim; Balkanlar’dan gelen Türklerin, halk arasında
(muhacirlerin) Romanya’ daki köylerinin adıdır.
Bu ilçe Ermenilerin resmi söylemle tehcir edilmesinden
sonra 1937 yılında Romanya’ dan Türkiye’ye gelen 300 hanelik balkan
dönemin gazetelerinde (Has Türkler) olarak manşet atılan Türkler için
kurulmuştur.
Bu ve benzeri ayrılmalar sonucunda Palu ilçesi 36 köye sahip küçük ve geri
kalmış bir belde olarak orada adı şanlı kendisi ise tarihi bir yıkıntı olarak
adına yakışmayan bir şeklide durmaktadır.
Toplumsal konulara ilgili biri olarak, ötekileşme
yapmadan, kültürlere zenginlik olarak bakmak daha insani bir yaklaşım olacağı
düşüncesindeyim.
Resmi olarak çizilmiş sınırların yok olduğunu
varsayarak şunlar söylenebilir: hiç birimiz değil bir köyün, ilçenin, ilin,
ülkenin bu dünyanın bile yerlisi (sahibi) değiliz. Hepimiz önce Dünya denen
gezegende, eğer inanıyor isek, Hz. Âdem-
Havva nın göç etmesiyle var olmuş fanileriz. Söylenen bu ‘’yerli’’ (sahibi) ve
‘’yerli olmayan’’ kavgası pek yersiz duruyor.
Dünyasını dar kalıplara sıkıştırıp tek tipçi
söylemlere sahip insanlar hiçbir zaman dürüst ve insani değillerdir ki bunun
örneklerini çokça görmekteyiz.
Hep beraber Türk, Arap, Fars ve Kürtlerin ayrı ve
farklı meziyetlere sahip milletler olduklarını anlayıp, kabullenip, farklılıklarına saygı
gösterip, tahammül edeceğimiz bir toplum inşa edilmesi aydınlık yarınlara kapı
aralayacaktır.
Bu topraklarda eşitliğin adaletin hâkim olması için bu şarttır.
Kimsenin kendi milletini bu toprakların sahibi, yerlisi görmediği her
milletin kendi onuruyla var olduğu bir toplumun inşası için; sistemsel
yanlışlar ile yüzleşilmelidir.
Toplumu çıkarları için oyalayan, Şerli ruhlu, menfaatçi, adil olmayan,
ahlak yoksunu despot yöneticilerde def edilmelidirler.
Kaynak: (https://www.houshamadyan.org/tur/haritalar/diyarbakir-vilayeti/palu/sosyoekonomik-yapi/etnik-gruplar-arasindaki-iliskiler.html?
Merhaba tuba hanım bu yazınızı baştan sona okudum bölgenin sosyolojik yapısında çok güzel bahsetmişsiniz. Teşekkür ederim
YanıtlaSilAnlamadım benim ailem Caldıran da paluya gelmişiz ama biz köylü olmayıp.Kürtçe ne de zazaca biliyorlar iş. SİMDİ turk müyüm anlamadım.soy kutugunde hep Palu yazıyor
YanıtlaSilSiz az çok bilirsiniz aile tarihinizi oradan yola çıkarak aidiyetinizi
Silbulabilirsiniz.
Benim dedem 1883 palu doğumlu adı cumali baba adı mehmet ali anne adı
YanıtlaSilzarife biz adanada yaşıyoruz dede 1900 yıllarda adanaya gelmiş bir daha gitmemiş belki anne ve baba adı isminden gıtmiş olsak belki akrabaları buluruz merak ediyorum hangi aşiret hangi köyďür bu konuda yardımcı olabilirmisiniz
Kardeşim dedenin babasının adı ile benim nenemin babasının adı aynı palunun hangi köyündensiniz siz umarım görürsün merak ettim
SilCumhuriyet öncesi elazığda kürtler bile yoktu elazığ ve palu türkler ve ermenilerden oluşuyordu sizler güneydoğudan elazığya yerleşen iğrenç dağ yaratıklarısınız elazığ türktür türk kalacak
YanıtlaSil
Silİyi akşamlar öncelikle, Yazıyı dikkatle okursanız hamaset, heyecan, nefret yok normal bir şekilde anlatılmış durum tespiti ve gözlem var.
Ben palu lal Alo nun tornuyum ozbe oz Turkum asimile yapip insanlari kandirmayin senin sacin sayisi kadar kitap okuyan arastiran biriyim.paluda kesinlikle kürt yoktur.
YanıtlaSilbende Alonun tornuyum soyadim Alay.biz ozbe oz Turkuz.selamlar tanismak isterim.
SilSelamlar, Yazıyı dikkatle okursanız iyi olur. Türk olmanız veya zaza , Ermeni fark etmez. önemli olan insanların birbirini anlaması, önyargılı olmamasıdır.
Silben de palulu lal alonun tornuyum biz Turkuz .Paluda kurt yoktur.
YanıtlaSilPalunun has şehirli yerlileri yani ağa torunu olanlar harputtan göçme türklerdir soyumuz çarşıbaşı mahallesinin kurulmasından sonra başlayan büyük ticaretin yeri olduğu için akrabalık bağları zazalar gibi güçlü olmayan kasabada yaşamış olan harputlu türkler paluya yerleşmiştit
YanıtlaSilÇok güzel keyif ile okudum. Yapilan yorumları da okudum. Palu da kürt de zaza da vardır. Saçının tüyü kadar kitap okuduğunu iddaa edenlere de aldırma kardeşim. Yüreğine sağlık teşekkü
YanıtlaSilEsselamu Aleykum
YanıtlaSilBizler Adem Aleyhisselam ile Havva annemizin çocuklarıyız, değil mi? Türkü , Kürdü , Zazasi, Ermenisi , Arabı ve Afganıyla. Nedir bu ayrımcılık ya? Siz kimin torunu kimin oglusunuz?
Tuba Hanım ne güzel yazmış, ya da aktarmış. Teşekkürler