BİSTURİ (Huzursuz Metinler)
Kitap Tanitimi ;
Tuba Çiçek
“Daha küçük bir çocukken kırlangıçların içinde yuva yaptığı kerpiçten bir evimiz vardı. Babam eve sürekli elinde bir gazeteyle gelirdi. Bendeki okuma-yazma merakı ta o zamanlardan kalma.”
Yukarıda ki cümlelerin sahibi yazar, bu denemeleri
kendisiyle yüzleşme olarak değerlendiriyor. Kendisini huzursuz eden, yâda
huzurlu kılan, yasama dair anılarını ölümsüzleştirmek istiyor kelimeleriyle.
Kendisini Huzursuz eden anılarını, okurun huzurunu
bozmadan, ama iyileştireceğini ümit ettiği Neşteri (Bisturi) vurarak yapmaya çalışıyor.
Coşkuyla, umutla, hevesle…
Bir kitabı yâda yazıyı okurken, yazının içinde
kullanılan, anlamını bilmediğimiz bazı kelimeleri araştırmak çoğu okurun yaptığı
bir şeydir.
Bu anlamda Metin Aydin in yazdığı “BISTURI”
(Huzursuz Metinler) adli denemelerden oluşan kitabini okumaya karar verince,
“Bisturi” başlığı ilk dikkatimi çeken şeydi ve hemen araştırdım.
Meğer Bisturi NESTER demekmiş. Genelde tıbbi
amaçla cerrahide kullanılan, bezende çeşitli sanat ve zanaatlarda kesim yapmak
için kullanılan çok keskin uçlu küçük bir bıçak imiş.
Neşter gibi inmişti kelimelerin böğrüne, yazarın
huzursuz olduğunu düşündüğü, “Huzursuz bir huzurla” yazdığı cümleleri…
Belki de ironi yapmıştı yazar.
Tedavi eden bir huzursuzlukla yazmış
gibiydi. Huzur veren bir coşku yüze çarpıyordu adeta.
Yazarın kaleminde kaos yok, dramatize yok,
ajitasyon yok, adaletsizliği anlatırken bile coşkulu, ironi dolu bir heyecan çarpıyor
okurun yüzüne.
Yazar eline Neşteri (BISTURI) almış
Doğunun kadim bilgeliğine yakışır bir dille acıtmadan, tutkuyla ifade etmeye çalışıyor
meramını.
Mardin, Mezopotamya’nın kavurucu güneşinin
altında yazdığı bu kelimeler günlük hayatin sadeliğini, aileyi, sevgiyi, arkadaşlığı,
ruh esini, çocukluğu, çocuğu, kardeşliği,
gençliği, işsizliği, kavgayı, anadilini, (Kürtçe) doğuyu, ötekileştirilmeyi ve bölgenin
makûs talihini anlatıyor. Motivasyonu yüksek sade ve edebi bir üslupla.
Bazen keyifli, bezende bam teline dokunarak,
acıları damıtarak, suçluların kim olduğuna atıfta bulunmadan.
Bilir ki yazar; okumayı kendine ilke
edinmiş, aydınlığa kanat açmış insanlar, suçluları isimleri söylenmese de bilirler.
Hem ne gereği var ki aksam haberleri izler gibi suçlu isimlerinin kaydını
tutmaya.
“Huzursuz
Metinler” “BISTURI” deneme türü
meraklılarını, edebiyat sevenleri, toplumsal konulara ilgi duyan okuyucuları,
Huzursuz etmeden, neşeyle, coşkuyla, bıktırmadan, bir solukta okuma imkânı
sunuyor.
Ülkemizde toplumsal bir yaraya dönüşmüş
olan aile, kadın, çocuk şiddetine kulak kabartmış olanlar ise bu denemelerde sevgiyi,
beraberliği, hayat arkadaşlığını, tatlı sert atışmaları göreceklerdir. Sevginin
gücünün şiddeti nasıl yenebileceğine tanık olacaklardır.
Düşüncelerini kâğıda dökmeden önceki
hazırlık aşamalarını, yazarken ki muştusunu da okura hissettirerek anlatmış
yazar…
Adeta bir yazı yazma aşığı olan yazar “Metin
Aydin” ismi ile müsemma bir şekilde “Metinlerini” yani “Cümlelerini” “Bisturi”
diğer bir ifade ile “neşter” yardımıyla kelimelerin böğrüne indirmiş. Metinler,
Ayşeler, Ahmetler adına.
HUZURSUZ METİNLER de Yazar
“Huzursuzluğun dört başı mamur bir
“huzura” galebe çaldığı, aklın ise nicedir inzivaya çekilip yurdum insanının
galeyan psikozunda –durmadan- ateşinin yüksel(til)diği kritik (ölümcül!)
demlerde; siz okurlara, biraz özel ve cevapsız kalacağını bildiğim “huzursuz
metinler” yazacağım tuttu. Umarım sizler de en az benim kadar “huzursuz”
olursunuz diye. Hülâsa: Bu yangın yerinde, daha âşık (huzursuz!) olamamışların
vay haline! Vah ki ne vah!” Diyor.
Yazar kitapta eleştiri oklarını sadece
çevreye yapmıyor, bezen yazarlığına da kem gözle bakıyor, öz eleştiri yapıyor
ve devam ediyor…
“Müsveddeden bir yazarın müsveddeden evi olur! Müsveddeden bir
yazarın müsveddeden evi olur! Müsvedde! Müsvedde! Müsvedde!”
BİSTURİ
Sonra yazar: Neşteri diğer adıyla “Bisturi” yi
indiriyor cümlelerine ve şöyle sesleniyor okuruna;
“Hiç sonlanmayacak gibi duran bu biri diğerinin
kötü bir tekrarı sığ gündemlerin kuyruğuna takılıp giden hayatlarımız... Basit
bir mizansen üzre takır takır işliyor nicedir.
O her şeyi bizden daha iyi bilen, türlü çeşit
münafık “toplum mühendisleri” tarafından tayin edilmiş vasati rollerimiz…
Kendimiz olmak dışında ne istenirse “o” olmaya amade robotlar olarak durmadan
vakit (ömür) tüketiyoruz. “Tüketmek” dışında da bizde bir marifet yok!
Ve yazar Peter Furtado’nun da söylediği gibi “kendi geçmişini kendi
sözleriyle anlatan insanlara da gerçekten ihtiyacımız var. Aksi takdirde ‘resmi
tarihten’ devşirilmiş uyduruk hikâyelerle ‘ecdat masalları’ dinlemeye mecbur
bırakılıyoruz.”
Furtado`nun
bu cümlelerini Bisturi kitabi için
uyarlarsak; Kendi toplumunu, kültürünü, yerelliğini kendi üslubuyla anlatan
insanlara, yazarlara ihtiyacımız var aksi takdirde resmi söylemler ve haber kaynaklarından
öğrenilen, imaj bozan, algılarda kirlilik oluşturan, zehirli haberler
dinlemeye, yazılar okumaya mecbur kalacaktık.
Uzun, derin analizleri sevmeyen
okurlara “Bisturi” edebiyata ve
yasama dair okumalar sunuyor.
BİSTURİ
(Huzursuz Metinler)
Metin AYDIN
(Kaos Çocuk Parkı Yayınları – 1. Baskı 2018)