Devletsizlik sosyolojisi ve Kürdistan örneği
Devletler uygarlık
ve gelişmişlik göstergesi toplumlara vurgu yapar. Devlet genelde
bir devrimle inşa edilir. Birçok ilke,
inkılâp gibi yenilikler sunarlar toplumun ana damarlarına
uysa da uymasa da.
Bu çerçeveden devletsiz yâda yarı meşruiyetli devletleri
örneklendirirsek; Filistin, Bosna,
Arakan…
Yüz yılı aşkın bir süredir Kürtler
de birçok çatışmanın hedefi olmuş resmi bir organizasyon altında
anayasa ile kendisini var edemeyen bir millettir.
Bu anlamda yeryüzü üzerindeki her milletin en tabii hakkıdır özgür
bir gökyüzünde yaşamak, bunu yani özgür olmayı istemek insanın var
ettiği anayasa dışında, hangi kutsal kitapta yasak.
Yüz yılı aşkın bir süredir devam eden Kürt olma ve Kürdistan sorunu
sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin
problemi değildir. İran, Irak, Suriye de
dâhildir bu probleme.
Kürt halkına yakıştırılmayan devlet kurma veya var olduğu bir devlet içinde
anayasal güvence ile haklarının tanınması, orta doğunun son yüzyıldaki en büyük
sorunlarından birini ortaya çıkarmıştır.
Yasadıkları bölgeye, tarih kitaplarına baktığımız zaman; kürdistan olarak
yazılan, bu isim bölücülük olsun diye, kotu amaçlar ile zorla oluşturulmuş
planlı, bir isim değil. Bin yılların yaşanmışlığı sonucunda doğal süreçlerde
ortaya çıkmış kültürel bir gerçektir.
Kürt halkının kendi toprakları üzerindeki otoritelerce (devletler) zulme uğraması
güncel dünyamızda da çok tartışılan bir konudur.
'Irak Kürdistan federal bölgesi'
olarak bilinen Güney Kürdistan'da
yapılan "25 Eylül 2017"
tarihinde yapılacak olan bağımsızlık referandumu şu soruları getiriyor
akıllara.
Kürtlerin devleti olmalı mıdır? Kürt milletinin bir devleti olabilir mi?
Kürt halkı kendi otoriteleri ile kurdukları bir devleti yönetebilirler mi?
benzeri sorular geçmişte olduğu gibi günümüzde de sıkça tartışılmaktadır.
Bu açıdan Kürtler de milliyetçi duygular çok fazla gelişmemiştir. bu
tarihten itibaren böyledir. Genelde var olan bir otoritenin boyunduruğu altında
yaşamayı tercih etmişleridir. Bazen Arap, bazen Türk, bazen Fars'ın otoritesi içinde.
Fransız devrimi ile dünyaya yayılan milliyetçilik akımları sonucunda
gelişen tek bir irkin üstünlüğüne dayalı kurulan ulus devlet gerçeği ve yapılan
şiddet içerikli dayatmalar kurt siyasetçi, entelektüeli, aristokrasisi ve halkı
içinde de homurdanmalara neden olmuştur.
Kürt sorunu sürekli tekrarlanan, keşmekeş içinde tartışılan, tarihsel
sosyolojinin büyük sorunlarından biridir.
Kürdistan meselesi Önceleri "Kürt var mı? Yok, mu?"
tartışmalarından sonra uzun yıllar süren inkâr ve asimilasyon politikaları ve
günümüzde bugün ise Kürtlerin varlığı bir şekilde kabul ediliyor, Fakat sorun
hala farklı mantalitelere bürünerek devam ediyor.
Türkiye’de ise kendimizi bildik bileli Kürdistan diye bir ülkenin bağımsızlık
ilan etmesi fikri “kıyamet senaryosu"
gibi değerlendirilmektedir.
Bu çerçeveden bakınca Çerkez’in Çeçen'in, Boşnak'ın Filistin’ linin devletleri olması İsrail Siyonizm’ine kapı aralamaz iken
Kürtlerin kendi kaderlerini yönetme hakkı istemeleri neden kötü söylemler ile araçsallaştırılıyor.
Bir taraftan; Yahudilere atfedilen
kötümserlik ile eş deş tutulan, damgalanan Kürt ismi "Büyük İsrail'den büyük Kürdistan"
gibi söylemler, din kardeşi olarak nitelenen, ümmetin bir parçası olan, Kürt
milletine karşı öne sürülen bu kötüleyici üslup ve düşünceler.
Diğer yandan ise; Türkiye’nin İsrail devleti ile kurduğu çıkar ve dostluk
ilişkileri.
Kürdistan bağımsızlığına yönelik gerçeği yansıtmayan bu gibi tutum ve
davranışlar güvenleri sarsmıştır.
Emperyalizmin desteklediği suni kukla devlet, büyük İsrail'in aygıtı Kürdistan gibi söylemler bir
halka yönelik ötekileştirici, dışlayıcı, nefret edici bir söylemdir.
Okuduğum kuran ayetlerinde "Büyük Kürdistan lanetli devlet"'
kurulmamalı gibi bir cümleyle rastlamadım bu söylem bencil, uyanık bir ruhi
mücerret halinin zuhurudur.
Arap, Türk, Fars milliyetçiliği gayet makul
karşılanır iken Kürtlerin örgütlenmeleri "Siyonist proje" olarak görülmesi mantık hatası gibi
görünmektedir.
Kürtlerin özgürlük talebinin sebebi İsraillin Ortadoğu da ki çıkarlarımidır?
Kürtlerin kendi menfaatlerine, halkına karşı, özgürce varoluşunu sergileme
gibi bir istemi feraseti olamaz mı?
Evet, bir iddia atıldı ortaya Kürtler devlet kurmaya yeltense dahi başarılı
olamazlar kendi içlerinde yaşayacakları iç çatışmalardan kaynaklı.
Hülasa olarak; Devlet kurmak gibi
niyetleri olan Kürt siyasetçileri, bürokrasisi, entelektüeli, sanatçısı, akil
adamı, vb. kurulacak devleti özverili biçimde yönetebilmek için ciddiyet,
samimiyet, disiplin, rasyonellik en büyük ödevi ve görevleri olmalıdır.
Dünyanın gözleri üzerlerinde bu doğrultuda olaya bakılmalı işin ciddiyeti
değerlendirilmelidir.